Azerbaycan ta geçmişten bu günlere kadar farklı kültürlerin ve dinlerde beraber, kardeşçe ve huzur içinde yaşadığı bir ülkedir. Ülkemiz her daim farklı etnik ve kültürel değerlerimizin korunması yönünde faaliyet programları gerçekleştirmiş, kültürel ve dinsel çeşitliliğin daha da zenginleşmesine olanak tanımıştır. Ülkemizin hemen hemen tüm bölgelerinde yaşayan farklı ulusların bir yumruk gibi kenetlendiğini biz kırk dört günlük Vatan savaşında net bir şekilde gördük. Ermenilerin kışkırtmalarına rağmen biz bu ülkede yaşayan tüm dinlerin ve etnik kimliklerin temsilcilerinin nasıl savaşa katıldıklarına ve hatta bazılarının topraklarımızın işgalden kurtarılması uğrunda şehit olduklarına bile tanık olduk. İşte bu birlik,beraberlik ve dayanışmanı kendi sınırları içinde sağlayan devletimizin başarıyla uyğuladığı politikanın sonucudur ki, biz dünyaya örnek olacak bir çokkültürlülük modeli geliştirdik ve bu modeli hatta dünyanın öncül eğitim ve araştırma kuruluşlarında öğretilmesini başardık. Şuan bildiğimiz bir gerçek var ki, tüm dünyada kendisini Azerbaycanlı olarak gören kardeşlerimizin kendilerine yakışır şekilde çokkültürlülük geleneklerimizi yaşatmalarıdır. Gerek devlet kurumlarımız, gerekse de sivil toplum örgütlerimiz devamlı olarak halkın bu gelenekleri yaşatmaları için projeler uygulamakta, Azerbaycan’daki dini ve etnik kimlikler devletin desteğini devamlı olarak hissetmektedirler. Tabii ki, ülkemizde mevcut olan dini hoşgörü ve etnik çokkültürlülük geleneklerimizin yaşaması, gelişmesi ve gelecek nesillere ulaştırılması konusunda çaba harcayan kurum ve kuruluşların başında Haydar Aliyev Vakfı gelmekte. Azerbaycan Cumhurbaşkanı I yardımcısı sayın Mihriban hanım Aliyeva’nın yıllardır başarıyla başkanlığını yürüttüğü Haydar Aliyev Vakfı ülkede her kesimi kucakladığı gibi mevcut farklı kültürlere ve inançlara da destek vererek onların ayakta kalmasını sağlamaktadır. Bir anne şefkatıyle toplumsal yaşamın her alanında artık görmeğe alıştığımız Mihriban hanım bu faaliyetlerini yurtdışına da taşıyarak Bosna’dan Pakistan’a, ABD’den Vatikan’a hayır işlerine gönül vermiştir.
Bu sözleri medyaya verdiği demeçte Bakü Uluslararası Çokültürlülük Merkezi’nin İcra direktörü Revan Hasanov söyledi. Hasanov ülke hayatının tüm alanlarında aktif görev üstlenen Azerbaycan Cumhurbaşkanı I.Yardımcısı Mihriban Aliyeva’nın özellikle ülkede çok kültürlülüğe ve dinsel çeşitliliğe verdiği önem yüzünden halkın sevgisini kazandığını belirterek onun geleneklerin yaşatılması ve gelecek kuşaklara taşınması misyonunu üstlendiğini söyledi. Onun sözlerine göre, sadece ülke genelinde mevcut olan dini ve ulusal çeşitliliğin korunmasıyla yetinmeyen sayın Aliyeva aynı zamanda dünya genelinde de kültürlerin entegrasyonu ve dini değerlerin korunması yönünde de faaliyetler yürütüyor ki, bu da tüm dünyada ülkemizin mevcut olan olumlu imajını iyice yükseltiyor: “Dünyada çokkültürlülük geleneklerinin ciddi sorunlar yaşamasına rağmen, bu gün Azerbaycan hala bu çokkültürlülük geleneklerini yaşatıyor ve topraklarımızın işğalden kurtarılması olgusu da bu süreci iyice hızlandırdı. Daha önce Fransa’da, İtalya’da, Bosna’da, Amerika’da Azerbaycan kültürünün tanıtılması amacıyla yapılan organizasyonların devamı ülkemizin kültür sanat beşiği, işğalden kurtarılmış tarıhi Şuşa kentinde gerçekleştirilen Harıbülbül Müzik Festivali de ülkemizde ve dünyada çok kültürlülük geleneklerine Haydar Aliyev Vakfı’nın ve onun başkanı sayın Mihriban Aliyeva’nın duyduğu saygının kanıtıdır. Kültürel değerleri ve onların bir araya gelmesinden oluşan zenginlikleri korumağı kendine misyon edinmiş Mihriban hanım yıllardır ülkemizde gerçekleşen uluslararası organizasyonları düzenlemesini üstlenmiş durumda. Bakü süreci gibi önemli toplantılara Mihriban hanım sayesinde ev sahipliği yapan ülkemiz aynı zamanda yine Onun sayesinde ülke genelinde dini ve kültürel anıtlarımızın tekrar eski haline kavuşmasına da tanık oluyor. Eminim ki, bundan sonra da Haydar Aliyev Vakfı’nın başkanı sayın Mihriban Aliyeva’nın sayesinde ülkemiz çokkültürlülük alanında daha da gelişecek ve şimdiye kadar nasıl insanlarımız huzur ve barış içinde yaşamışlarsa, önümüzdeki dönemlerde de aynı şekilde yaşamlarını sürdüreceklerdir.”
Revan Hasanov